ÇOK DİLLİ ÇOCUKLARDA ANADİLİNDE OKUMA - YAZMA ÖĞRENME
İlkokul ile birlikte, çok dilli çocuklarımız için yaşadıkları ülkenin dilinde okuma - yazma serüveni de başlıyor.
Bu süreç başlarken göçmen anne - babaların akıllarında ilk önce genellikle şu düşünce oluyor:
“Çocuğum öncelikle ülke dilinde okuma ve yazmayı iyice öğrensin, akademik açıdan okulda zorluk çekmesin.”
Çocukların her birinin durumu kendine özgü olduğu için bu süreç hepsinde farklı farklı gelişiyor. Zaten o ülkede doğan ve doğduğu andan itibaren çevresinde ve anaokulunda ülke dilini duyan çocuklarda süreç genelde sorunsuz atlatılıyor. Ülkeye geliş ve dille karşılaşma yaşı büyüdükçe bu durum kimi çocuk için zorlaşıyor, kimisi ise yine kolayca dile uyum sağlıyor.
Ebeveynlerin kafasındaki bir diğer soru ise:
“Okuma - yazma öğrenme yaşında ya da daha önce Türkçe okuma - yazmayı çocuklara nasıl öğreteceğiz / öğretmeli miyiz?”
Bu konuda bizim evdeki tecrübe de, dilbilimcilerin söylediklerine paralel gelişti. Okumayı harf ve ses (fonetik) yöntemleri ile öğrendikleri için; Öykü, Almanca okuma - yazma öğrenirken aynı anda Türkçe de okuyabiliyor ve yazabiliyordu. Biz ayrıca bir çaba harcamadık. Arada eline aldığı Türkçe kitaplarda Almanca alfabede olmayan “ç, ş, ğ” gibi harflerin sesleri konusunda yaptığımız bir iki düzeltme ile Almanca okuduğu an Türkçe de okudu ve yazdı.
Yaptığımız tek hata, bir dönem Almanca kitaplara çok ağırlık vermek olmuştu. Tavsiyem, bu süreçte ve sonrasında da okulöncesi dönemde olduğu gibi Türkçe kitapları ortalıktan eksik etmemek olur.
Her dilde, zorlanmadan kendi başına okuyabileceği kelime ve dil seviyesinde, büyük puntolu, okumayı yeni öğrenen çocuklar için özel hazırlanmış kitapları evdeki kitaplığımıza katmak ya da kütüphaneler aracılığı ile bu kitaplara çocuğumuzun ulaşmasını sağlamak yapmamız gereken tek şey.
Böylece çocuklarımız kendi dil seviyelerine uygun kitaplarla pek çok dilde okuma kültürü kazanmış olacaklardır.
Derya Tüncel