Kitap seçerken eliniz, metni hiç olmayan ya da az olan kitaplara gidiyor mu?
Geçen gün bir arkadaşımın elinde bir kitaba denk geldim. Kitabın boyutları büyüktü, harika çizimler vardı ve metin çok azdı. Ben “Ne kadar güzel bir kitapmış, harika çizimler var!” derken; arkadaşım kitapla ilgili metnin az oluşuna yönelik eleştiriler olduğunu söyledi.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Kitap seçerken içerisinde az metin olan ya da tamamıyla çizimden oluşan kitaplara “para israfı” gözüyle mi bakıyorsunuz; yoksa sizin için diğer kitaplardan farksız mı?
Metinsiz kitaplara “Sessiz Kitap” deniliyor. Bu kitapların hikâyesi, dili, okurlar. Çizimlere bakarak her defasında farklı hikâyeler yaratabilir, istediğimiz gibi dillendirebiliriz. Çocuklar için bir hikâye yaratmak çok kolay olduğundan, büyüklere nazaran bu kitapları daha çok seviyorlar. Biz büyükler hata yapma korkumuzla, kendimize sınırlar koyuyoruz çünkü.
“Sessiz Kitap”lar, yaratıcılığı geliştirmenin yanı sıra, raf ömrü çok uzun olan kitaplar. Resimlerinin içeriğine göre alt sınırı olmakla birlikte; üst sınırın olmadığı, çocukların uzun süre defalarca görsel okuma yapabilecekleri kitaplar. Bu kitaplarla, her yaşta farklı bir hikâye yaratılabilir.
Neden - sonuç ilişkisini kendi başlarına kurgulamayı öğrenebilecekleri, kelimeleri kullanma yeteneklerini arttırabilecekleri bu kitaplarda çocuklar, kahramanlara isimlerini kendileri vererek kitapla bağ kurarlar. Metinsiz bir kitabı her defasında aynı kelimelerle anlatamayacağınız için, dinlerken farklı kelimeler duyarlar ve bir olayın, kavramın birden fazla şekilde ifade edilebileceğini fark ederler.
İşte tüm bu nedenlerden, aslında “sessiz” dediğimiz kitaplar o kadar çok konuşurlar ki, bence kitaplıkların en geveze üyeleridir.
Öykü’nün Kitaplığı’nın en geveze üyesi, Behiç Ak’ın “Doğumgünü Hediyesi” kitabı. Kocaman bir denizin ortasında, bir adada yaşayan bir çocuk, doğum gününde kocaman bir paket hediye alır. Açtıkça içinden bir paket daha, bir paket daha… Derken sonunda küçücük bir hediye kalır. Başta bu duruma biraz üzülen çocuk, sonrasında çok mutlu olur.
Bu da “Doğumgünü Hediyesi” kitabı üzerine tamamen benim hikâyem. Siz ve çocuğunuz belki bambaşka bir hikâye yazarsınız bu kitap üzerine. Kim bilir?
Derya Tüncel